Urartu plastik sanatı: Eserlerdeki açıklamalar bize ne anlatıyor?
Şemsihan Kaya*
Sanat, bir duyguyu, hoşluğu ve tasarımı ifade etme ve ifade etme yolu olduğundan çağlar boyunca hemen her toplumda karşımıza çıkmıştır. Bu bazen çömlekçi atölyesindeki bir heykelcik, bazen mağara duvarındaki bir el, bazen de organize, seri ve planlı bir üretim unsuru olan anıtsal bir heykel olarak karşımıza çıkıyor. Sanat her zaman bireyin ve toplumun kendini ifade etme isteğiyle sınırlı değildir. Merkezi güçler devletleştikçe, sanatsal unsurlar da yavaş yavaş devletin kendisini tanımladığı unsurlara dönüşüyor. Bu bir anlamda devletin ve yöneticilerin propaganda aracı olarak kullandığı alan anlamına gelmektedir. Peki Doğu Anadolu’nun yüksek platosunda kurulan Urartu’nun sanat eserleriyle vermek istediği mesaj neydi? Urartu plastik eserlerini hükümdarları için güçlü bir siyasi sembol olarak mı kullanmıştır? Antik toplumlarda sıklıkla karşılaştığımız propaganda anlatısı Urartu devletini ne kadar etkilemiştir? Belki de Urartu’da verilmek istenen propagandayı görsel sanatlarda değil, çivi yazılı metinlerde, bronz ve taş eserlerde aramak doğru olur! Taş, boya, kil, bronz gibi şekillendirilebilen yani plastik veya kalıplanabilen malzemelerden oluşturulan heykel, fotoğraf, çizim gibi sanatsal unsurların plastik sanatın içerisine dahil edilmesi mümkündür. Bu bağlamda Urartu’da heykel, kabartma, oyma-kakma ve gravür gibi taş heykel çeşitlerinin yanı sıra duvar fotoğrafları, mühür baskıları, at koşum takımları, bronz silah ve mobilya parçaları, adak levhaları, kemer ve takılar vb. “Urartu Devlet Sanatı” olarak tasvir edilmiştir. Bunlar, “dediğimiz kavramı oluşturan üslup ve tekniği tespit edebileceğimiz referanslardır.”
YERLEŞİM POLİTİKASININ SANATSAL ÜRETİME ETKİSİ
Urartu plastik sanatı, Yeni Asur, Geç Hitit ve Frig gibi çağdaş devletlerde olduğu gibi coğrafi koşullar ve buna bağlı yaşam tarzı çerçevesinde şekillenmektedir. Urartu’nun sanat anlayışı, Doğu Anadolu’nun yer şekilleri, rakım, sert iklim yapısı ve buna paralel gelişen geçimlik ekonomi gibi coğrafi özellikleriyle doğrudan ilgilidir. Ayrıca Urartu Devleti’nin “sanat” ve zanaat üretimi, iskan politikası sayesinde Urartu sınırları içerisine entegre olan topluluklarla birlikte gelişmiştir. Örneğin Argišti’nin oğlu Rusa’nın seferleri sonucunda Asur, Nefret, Etiuni, Muški, Tablani gibi pek çok farklı coğrafyadan insanların Urartu ülkesine getirildiğini hükümdarın yıllıklarından biliyoruz. Dolayısıyla kitlesel nüfus transferinin etkileşimin değerli bir parçasını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Urartu, etkileşim sayesinde muhtemelen bilgi ve okul gerektiren bazı sanatsal unsurları kendi topraklarına entegre ettiği bu halklar aracılığıyla üretmiş ve sanattaki gelişimi de bu çerçevede şekillenmiştir. Ancak Urartu sanatı özünde devletin tekeliyle şekillenen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Urartu plastik sanatında karakteristik özellikler gösteren en değerli örnekler bazalttan yapılmış Kef Kalesi kabartma sütunları ve Adilcevaz kabartmasıdır. Kef Kalesi’nin kabartma sütunları özel bir yapının sütun kaidesi olarak kullanılırken, Adilcevaz kabartması da kapı girişinin her iki yanına yerleştirilmiştir. Bu kabartmaların kompozisyonunu çoğunlukla Urartu görsel sanatında sıklıkla gördüğümüz hayat ağacı ve bu hayat ağacını aşılayan cin figürü oluşturmaktadır.
URARTU SANATINDA ‘DUVAR RESİMLERİ’
Van/Gevaş ve Van/Alaköy’de bulunan aslan heykelleri Urartu sanatında görülen birkaç örnektir. Bunlar, M.Ö. 1. binyılda Asur, Geç Hitit ve Aram kentlerinde sıklıkla rastlanan örneklere benzese de, yerinde tespit edilememeleri nedeniyle işlevleri ve tarihlemeleri halen tartışmalıdır. Geçtiğimiz günlerde kaçak kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve benzerlerini Erebuni ve Altıntepe’de gördüğümüz Alaköy’deki kraliyet/dini yapıdaki freskler, buranın değerli bir yapı olduğunu ve kapısının merhametli bir aslanla süslendiğini gösteriyor. .
Aynı alandaki aslan heykeli bölümleri, diğer merkezlerde gördüğümüz yapılarda da kullanıldığı gibi, girişin her iki yanına yerleştirilen aslanlar biçimindedir. Urartu plastik sanatında değerli bir yere sahip olan Ayanis cella’sında kabartma ve heykellerin yanı sıra bulunan oyma-kakma süslemeler de Urartu’ya özgü sayılan eserlerdir. Bu süslemeler arasında hayat ağacı, kanatlı cin, kanatlı sfenks, kanatlı grifon gibi dini tasvirler yer alıyor. Celladaki podyumda oyma tekniğiyle yapılmış kanatlı grifon ve sfenks gibi dini tasvirler bulunmaktadır. Lacivert ve kırmızının yanı sıra beyaz ve bejin de son derece canlı renklerine sahip olan Altıntepe, Arin-berd (Erebuni) ve Alaköy freskleri, kanatlı bir cin ve bu kanatlı cinin hayat ağacını aşıladığı sahneden oluşmaktadır. Tüm bu tasvirlerin ortak paydası dini ritüeli yansıtan sahnelere sahip olmalarıdır. Urartu mimarisinde dış cephede veya cephede süsleme unsurlarına daha az rastlanır. Doğubayazıt Kabartma Kaya Mezarı, Yeniköy Kabartma Kaya Mezarı ve Neft Kuyu Mezarı istisnai örneklerdir. Doğubayazıt ve Yeniköy Türbeleri’nde görülen rölyefler insan tasvirlerinden oluşurken, Neft Kuyusu Türbesi rölyefle tasvir edilen kule tipi mimari yapının bir örneğidir. Açık havada uygulanan tüm bu hareketliliğin kaya mezarı geleneğiyle doğrudan temas halinde olması, Urartu kaya mezarı yapılarının Urartu hükümdarlarına ölümden sonraki dönemde işlevsellik katacağına inandıklarını göstermektedir.
URARTU PLASTİK SANATINDA CİN VE HAYAT AĞACI IZGARA SAHNE
Açıklamalardaki propaganda diline bakıldığında Urartu plastik sanatındaki kompozisyonlar, en çok etkilendiği Asur’daki anlatısal anlatımdan farklı olarak, kutsal olanı ön plana çıkaran ve kendine özgü öğeler içeren statik bir anlatıma sahiptir. Asur’da gördüğümüz muhteşem taş kabartmalar, heykeller ve üzerlerindeki çivi yazılı yıllıklar Urartu’da görülmemektedir. Urartu’da taş eserler üzerindeki tasvirler genellikle daha mütevazı ve dini bir anlatıma sahiptir. Plastik eserlerde boynuzlu silindirik başlı kanatlı veya kanatsız bir cin ve bu cinin kutsal hayat ağacını aşıladığı sahne ile tanrının boğa, aslan ve karışık yaratıklar üzerindeki tasviri Urartu için karakteristik tasvirlerdir. Buna rağmen, mühür ve bronz gibi bazı eserlerde tanımlanabilir birkaç tasvir dışında kral figürüne plastik sanatlarda pek rastlanmaz. Asur saray kabartmalarında sıklıkla işlenen savaş ve savaşla ilgili olaylardan Urartu plastik eserlerinde bahsedilmemektedir. Asur saray kabartmalarındaki ihtişam ve güç, şiddet yoluyla propaganda amaçlı sunulurken aynı zamanda bir anlatısal anlatım da bulunmaktadır. Bu haliyle Asur kabartmalarının fotoğrafını çekin.[1] Bunu bir romana benzetmek mümkün. Urartu’da birbirini tekrarlayan figür ve motiflerden oluşan kompozisyonlar karakteristiktir. Simetrik ve monoton bir tasarım hakimdir. Bu bağlamda Urartu ve Asur’a özgü farklı bir mimari mekânsal üretim tarzı oluşturulmuştur. Geniş bir perspektiften bakıldığında Urartu plastik eserlerinde dini figürlerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Yeni Asur, Geç Hitit ve Arami gibi devletlerden tanıdığımız kuş başlı/grifon ve sfenks figürü, cin ve hayat ağacı aşılama sahnesi gibi ikonografik unsurların kuşkusuz önemli bir yer tuttuğuna şüphe yoktur. Urartu sanatı. Yakın Doğu’da egemen olan bu dini unsurların Urartu sanatında da doğrudan kabul edildiği açıkça görülmektedir. Bu durum, yani dini unsurların doğrudan kabul edilmesi, dini unsurların neredeyse tamamının Yakın Doğu’dan devam eden bir uygulama olmasından kaynaklanmaktadır.
Dini unsurların önemli bir gelenek sonucunda Urartulara ulaşması, bunların Urartuca da hızla benimsenmesine yol açmıştır. Örneğin hayat ağacı ve üzerini örten boynuzlu silindirik başlı kanatlı cin figürü gibi dini tasvirler Urartu dilinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Öte yandan sahnedeki yerleri ve tekrarlanma sıklıkları da dekoratif kullanımlarına işaret etmektedir. Bronz eserlerin yanı sıra Kef Kalesi kabartmaları, Karmir Blur ve Altıntepe’deki duvar fotoğrafları gibi hükümdar yapılarındaki ana sahnelerin dini figürleri olarak da karşımıza çıkıyorlar. Urartular ayrıca Yakın Doğu kültürlerinde görülen ikonografik özellikleri de Haldi, Teišeba ve Šiuini gibi lordlarını görselleştirmek için kullanmışlardır. Ancak burada hata yapmamamız lazım. Urartu’ya dair istatistiksel olarak pek çok tanımlama bizi Yakın Doğu’nun klasik sanat anlayışına götürse de Urartu’nun kendine özgü anlatımı ve üslubu kesinlikle açıkça görülmektedir. Urartu, etkilendiği kültürel unsurları özümsemeyi başarmış ve kendi eklektik karakterini ortaya koymuş bir krallıktır. Örneğin aslan ve boğa gibi çeşitli hayvanların üzerinde farklı ikonografik özellikler gösteren tanrı ve iblis tasvirleri doğrudan Urartu’ya atfedilen örneklerdir. Yakın Doğu sanatında az sayıda örneğini gördüğümüz oyma-kakma tekniğinin Urartu sanatında gelişmiş haliyle varlığı ve ayrıca anlatısal anlatım yerine dini unsurların ön planda tutulduğu statik bir tasvir anlayışının varlığı da düşünülebilir. Urartu’nun karakteristik özellikleri olarak.
*İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Tarihi Bölümü